23 Şubat 2012 Perşembe

aşk 3 köşeli bir dairedir


-Mmmm...şey biz ne konuşacağız ya iste benimle dalga geçiyor salak
-Ya seni sevdiği için takılıyor sana. Keske bana da takılsa.
-Gercekten beni seviyor mu?
-Tabi ki bence siz daha sık gorusmelisiniz çok iyi arkadas olacağınıza eminim.
-Bakalım ben de onunla daha yakın olmak isterim tabi.
-O zaman hem bizim aramizi da yaparsın he?
-Tabi tabi

 'Ah benim saftirik arkadasım ben de çok istiyorum onunla yakın olmayı. Ben de çok istiyorum onunla birlikte olmayı. Ben de artık mutluluğu bulmak istiyorum.' diyemedim. O beni S`nin yanına ittikce aslında kendi sonunu da hazırlıyordu. Peki ben ne yapacagım? Sırf kendi mutluluğum için arkadasımı çifte mutsuzluğa mı iteyim? Bu çok bencilce. Bunu duyarsa hem bana hem S`ye hem de kendine güveni kalmayacak. Belki de bu dünyada artık kimseye güvenemeyecek. Bu olay hayatında çok derin yaralar acacak. Ben vazgeçersem bu sevdamdan sadece olması muhtemel mutluluğumu elimden kaçıracağım. İleride birgun başka birinde gercek mutluluğumu bulabilirim belki de. Benim mutluluğum baskasının mutsuzluğu olmamalı. Ki bu kisi bu kadar iyi niyetli bu kız asla olmamalı. Ben kendimi bu sekilde ikna etmiş ve bu aşktan vazgeçmiştim. Zaten okul da bitiyor bir daha birbirimizi görmeyiz bile diye düşünüyordum. Okul bitti ve üzerimde hafiflik ve mutluluk yerine ağır, çok ağır bir acı vardı. Kalbimin bir parçasını kaybetmiştim adeta. Kız arkadasım da çok mutsuzdu. Çünkü o da S aralarında birşey olamayacağını biliyordu. Ama o benim gibi vazgeçmeye niyetli degildi. Sonuna kadar savaşacaktı bu ask için. Farklı bölümler de olsa arkadaşımla aynı üniversiteyi kazandık. Fakat butun yaz onu gormedim. Ne onu ne de siniftan baska birini. Yeni bir hayati ve yeni bir gelecegi bekliyordum sabirsizlikla. Geçmişteki herkesi unutacaktim. Okul basladi ve İkimizin de dersleri çok yogun olmadıgı için ilk sene yine bol bol görüşüyorduk arkadaşımla. Ama aramızda mesafe vardı artık. Ben çok değişmiştim. Kendime güvenim gelmiş ve artık kendim için yasamaya karar vermiştim. Gecmisi silmiştim tamamen. Birgun yine öğle arasında arkadaşımla yemeğe çıktık. O her zamanki gibi sürekli S'den bahsediyordu. Bu bana ne kadar ağır gelse de suratımda sahte gülümseme ile ona destek olmaya çalışıyordum. Sonra bana hiç onunla konuştun mu diye sordu. Ne konuşması adını bile hatırlamak istemiyordum. Sonra bana onu aramamı ve bakalım nasılmış, hayatında kimse varmışmış diye sormamı istedi. Ben asla olmaz dedim. Fakat saatlerce ikna etme cabaları sonucu aramaya karar verdim. Ben heyecandan ölecektim,titremeye başladım. Birden kulağıma telefonu yapistirdi. Ben daha ne olduğunu anlamadan bir ses geldi. Onun sesi. Bir anda kalbim yerinden fırlayacak gibi çarpmaya başladı. Sesi kalbimde yankılanıyordu. - Alo Alo kimsiniz? Alooooo.....

4 yorum:

  1. seneler sonra haa... bunun sonu nereye varacak çok merak ediyorum:)) kim bilir belki de çoluk çocuğa karıştınız şimdi:pp

    YanıtlaSil
  2. evet merakla bekliyorum... ama bizi şaşırtacak gibi duruyor, bakalım neler olacak :)

    YanıtlaSil
  3. anacım klasik türk dizisi gibi tam silah patladığında ''42. bölüm sonu'' yazıp 1 hafta boyunca ''ayh kim öldü acabaa yaaa'' diye düşünen özürlü seyircilere döndüm :D güzel ama güzel sevdim mucuk ;)

    YanıtlaSil